VOLKAN SEVERCAN: TİYATRO’NUN GELİŞİMİNDEN UMUTLUYUZ
Aliağa Belediyesi Kültür Sanat Danışmanı ve Ünlü tiyatro oyuncusu Volkan Severcan, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü Aliağa’da sahneye koyacakları ‘Abim Geldi’ adlı komedi oyunu ile taçlandıracaklarını ve oyun öncesinde; ‘Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi’nin okunacağını açıkladı.
Türkiye’de tiyatroculuğun ve tiyatronun içinde bulunduğu durumu değerlendiren ünlü oyuncu Volkan Severcan, devlet tiyatrolarıyla, özel tiyatrolar arasında haksız rekabet yaşandığını öne sürdü. Tiyatronun maliyeti yüksek bir sanat olduğunu vurgulayan Severcan, devlet desteği alan tiyatrolar ile özel tiyatrolar arasında oluşan haksız rekabetin bilet fiyatlarına yansıdığını ve bundan dolayı da özel tiyatroların mağdur olduğunu söyledi.
İNSANLIK VAR OLDUĞUNDAN BERİ HAYATIN İÇERİSİNDE...
İnsanlık var olduğundan beri tiyatronun hayatın içerisinde yer aldığını dile getiren Severcan, “Dünya Tiyatro Günü insanların tiyatroyla iç içe olma fırsatını tanıyor” dedi. Uluslararası Tiyatrolar Birliği’nin ilk defa 1961 yılında, 27 Mart tarihini ‘Dünya Tiyatro Günü’ olarak ilan ettiğini anlatan Severcan, şöyle konuştu: “Tiyatro, 1961 yılında başlayan bir müessese değildir. Tiyatro, insanlık var olduğundan beri var olan ve hayatını devam ettiren bir müessesedir. Antik Yunan’a baktığınız zaman bu gerçeği görüyorsunuz. Bilindiği üzere ‘Dünya Tiyatro Günü’nde hem uluslararası hem de ulusal tiyatro bildirisi yayınlanıyor ve bu bildiri o gün her tiyatroda okunuyor. Türkiye’de ve Dünyada tiyatrolar özel olarak ücretsiz sergileniyor. Vatandaşlarımız tiyatro ile iç içe olma fırsatını buluyor.”
TİYATRONUN GELİŞİMİNDEN UMUTLUYUZ
Türkiye’de özel tiyatroların mali zorluklarla savaşarak ayakta kalma mücadelesi verdiğini kaydeden Severcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de tiyatro çok önemli dönemler yaşadı. Özellikle İstanbul irili ufaklı son derece önemli özel tiyatrolara perde açıyordu. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Levent Kırca, Tolga Aşkıner, Nokta Virgül ve Dormen tiyatrosu gibi yüzlercesini sayabilirim. Bu tiyatrolar zaman içerisinde yavaş yavaş kapanmaya başladı. Bunların kapanmasında; hayatın pahalılaşması, tiyatroya yapılan devlet yardımının azalması ve tiyatro bilet satışlarında ki kazancın yeterli hale gelmemesi gibi etkenleri sıralayabiliriz. Ancak son yıllarda da görülüyor ki tiyatroda umut vaat eden gelişmeler var. Bu noktada Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın özel tiyatroları desteklemesi ‘can suyu’ niteliğini taşıyor diyebilirim. Bakanlığın son derece önem arz eden bu desteği kısmen de olsa özel tiyatroların ayakta durmasına etken oldu. Bu küçük girişim bile özel tiyatroları motive etmeye başladı”
Devlet tiyatroları ile özel tiyatrolar arasında ki koltuk fiyat farklarına dikkat çeken Severcan, şunları söyledi: “Türkiye’de Devlet tiyatroları ile şehir tiyatrolarının uyguladığı bilet fiyat modeli var. Devlet Tiyatrolarında 5 ile 7 lira civarında bilet satılırken, bir biletin devlete maliyeti 150-200 lira civarında yani burada seyirci başına bu farkı devlet ödemiş oluyor. Özel tiyatrolarda ise bilet fiyatları 30-40 lira civarında.Hal böyle olunca da serbest piyasada da bu rakamlara oynamak zorunda kalınıyor. Bu farktan dolayı da haksız bir rekabet ortaya çıkıyor. Dolayısıyla insanlarımız ucuza tüketebilecekleri bir tiyatroyla özel tiyatroyu birbirine karıştırdılar. Özel tiyatroların ayakta kalması içinde bilet satması ve para kazanması gerekiyor. Halkımızın kültüre bir miktar para ayırarak özel tiyatroların ayakta kalmasına destek olabilirler.”
TİYATRO HER KAPIYI AÇAR
Oyunculuğun eğitimini alan ve mesleğe yeni başlayan genç oyunculara da tavsiyelerde bulunan Volkan Severcan, “En iyi para kazanılan yer şüphesiz televizyon sektörü ve ticari olanda odur. Genç arkadaşlarımızda; ‘televizyonda çok para kazanma şansım varken niye gidip tiyatro ile uğraşacağım’ düşüncesine kapılıyorlar. Elbette tiyatro hem çok zor hem de meşakkatli bir iş.Bu nedenle de gençler, ‘uzun süre zaman harcayıp sonunda para kazanma şansımda yok’ düşüncesiyle televizyon sektörünü tercih ediyor. Aslında serbest piyasada yaşam mücadelesi veren tiyatro topluklarını ve kapanan perdeleri gördükçe bir bakıma haklı da olabilirler. Ancak oyunculuk mesleğine gönül vermiş genç arkadaşlarımız bu mesleği yapmak ve meslekte doğru, sağlam adımlarla ilerlemek istiyorlarsa bu işin en önemli mihenk taşı olan tiyatroya emek vermek zorundadırlar. Çünkü tiyatro sahnesinde pişmiş yetişmiş bir tiyatro oyuncusunun yapamayacağı hiçbir iş yoktur. Başarılı bir tiyatro oyuncusu sinemada da, reklam filminde de oynar, televizyonda da çalışır ve seslendirme de yapar. Bunun için en doğru yer tiyatrodur. Tiyatro ekolünü benimsemesi gerekiyor. Televizyonda bir anda büyük bir kalabalığa ulaşmak mümkündür. Hatta bir anda hiçbir emek sarf etmeden meşhurda olabilirsiniz. Ama televizyonda uzun yıllar çalışıp ta çok çabuk unutulma durumu da var. İzleyicide iz bırakamazsanız hemen unutulursunuz. Halbuki tiyatro sahnesinde rolünün hakkını veren, iyi oynayan bir aktörü hayatınız boyunca unutamazsınız. Sinema da öyledir. Sinema ve tiyatroda seyrettiğiniz ve hayran olduğunuz aktörleri unutamazsınız. Aynı tespitleri televizyon adına söyleyemem, iddialı olur. Aktör olmaya çalışan herkese önerim mutlaka tiyatro geçmişleri olmalı” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.