25 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Ankara-3°C

YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ DEĞİŞİYOR

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası İzmir Nolu Şubesi tarafından TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülmekte olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. Maddesi hakkında yazılı bir basın açıklaması yapıldı.

Yükseköğretim Kanunu Disiplin Yönetmeliği Değişiyor

14 Haziran 2016 Salı 21:35

YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ DEĞİŞİYOR

Değerli basın emekçileri torbadan bu kez de Yükseköğretim Kanunu Disiplin Yönetmeliği değişikliği çıktı. TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülmekte olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kararname içine 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. Maddesinde düzenlenen Disiplin Yönetmeliği değişikliği eklendi.

Konu hakkında Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikasının Türkiye’deki ilk ve tek Yükseköğretim Şubesi olan Eğitim İş İzmir 4 No’lu Şube Başkanı Haşim Karaman, Şube Eğitim Sekreteri  Yrd.Doç.Dr.Türkan Başyiğit, Şube Hukuk Sekreteri Yrd.Doç.Dr.Münevver Aktaş’tan oluşan heyet TBMM Milli Eğitim Komisyonu’na sunum yaptı. Komisyonun özellikle muhalefet partilerine üye milletvekilleri, tasarının yasalaşması halinde Yükseköğretimin başına gelebileceklerin akademik bir dille anlatıldığını, çalışmamız kapsamında sunduğumuz rapordan tasarının komisyonlarda görüşülmesi sırasında çokça faydalanacaklarını belirterek teşekkür etmişlerdir.

TASARI İLE NELER GELİYOR, NELER GİDİYOR?

YÖK BAŞKANI’NA OLAĞANÜSTÜ YETKİLER GELİYOR!

Tasarıda, Yükseköğretim Kurulu Başkanının yetkileri olağanüstü bir şekilde arttırılmış, Yükseköğretim Kurulu Başkanının, üst kuruluşlar, rektörler ve bağımsız vakıf yüksekokulu müdürlerinin ve 53/Ç maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan fiillerle ilgili olarak öğretim elemanlarının disiplin amiri olarak yetkili kılınmıştır. YÖK Başkanı, çok sayıda fiil bakımından öğretim elemanlarının disiplin amiri durumuna getirilmektedir. Oysa YÖK ve üniversiteler arasındaki ilişki hiyerarşi ilişkisi değildir. Bu çerçevede YÖK Başkanının öğretim elemanlarının belli fiilleri bakımından disiplin amiri olması yerinde olmamıştır.

ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ELEMANLARINA CEZAYI GEREKTİREN FİİLLERE 657 SAYILI KANUNDAKİ FİİLER EKLENİYOR.

Üniversite öğretim elemanları memur statüsünde değildir. Dolayısıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun disiplin hükümlerinin öğretim elemanları bakımından uygulanması uygun olmayacaktır. Ayrıca bu hükmün 2547 sayılı Kanun kapsamındaki diğer kişilere uygulanması da aynı şekilde hukuka aykırıdır.

Zira bu iki kanun (657 sayılı Kanun ve 2547 sayılı Kanun)  arasında özel kanun-genel kanun ilişkisi yoktur. 2547 sayılı Kanunda açıkça atıf yapılan konularda 657 sayılı Kanun uygulanmaktadır. Tasarı ile disiplin meselesinde de bunun yapılmaya çalışıldığı görülmektedir. Ancak bu, disiplin işlerinde dikkate alınması gereken “öngörülebilirlik, belirlilik” kriterini ortadan kaldırmaktadır. 2547 sayılı Kanun kapsamındaki herkesin her iki kanunu dikkate almak zorunda bırakılması, ayrıca hem 657 sayılı Kanunda hem de 2547 sayılı Kanunda, cezanın karşılığı olarak Kanunda sayılan fiillere benzer fiilleri işleyenlere de benzer ceza verileceğine ilişkin hüküm (657 sayılı Kanun m. 125/son, 2547 sayılı Kanun m. 53/D) suç ve cezaların öngörülebilirliği, belirliliği, kanuniliği ilkesine ve kıyas yasağına aykırıdır. Zira hiç kimseden bu tür hükümleri dikkate alarak, her iki kanundaki yukarıda sayılan bütün bu durumları öngörmesi beklenemez. Söz konusu hükümler bu haliyle, Anayasa Mahkemesi (Örneğin, Anayasa Mahkemesi’nin, 3.
10.2013 tarihli ve 2013/28, 2013/106 sayılı kararı) kararlarına aykırıdır.

SENDİKAL EYLEMLERİN ENGELLENMESİ KABUL EDİLEMEZ

Disiplin cezası gerektiren fiiller arasında sayılan hükümlerde geçen, grev, işi yavaşlatma, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme gibi sendikal eylemler, sendikal hak ve özgürlüklerin temel unsurlarıdır. Bu gibi sendikal eylemlerin disiplin yaptırımına tabi tutulması hukuka aykırıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında bu gibi sendikal eylemler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesindeki sendika özgürlüğü kapsamında kabul edilmiş ve bu konuda pek çok kararda Türkiye mahkum edilmiştir. Bu nedenle, kamu görevlilerine ilişkin sendikal eylemlere ilişkin disiplin yaptırımları hem Türk Anayasa Mahkemesi kararlarına hem AİHM Kararlarına aykırıdır. Türkiye’nin hem ulusal hem uluslararası platformda hukuku ihlal eder konuma düşmemesi için, mevzuatımızdaki bu yöndeki hukuka aykırı hükümlerin kaldırılması, Tasarıda da bu tür hükümlere yer verilmemesi yerinde olacaktır.

YENİ BİR CEZA GELİYOR; “ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM MESLEĞİNDEN ÇIKARMA”

Tasarı ile “üniversite öğretim mesleğinden çıkarma” cezası getirilmektedir.Bu cezayı gerektiren fiil Tasarıda şu şekilde tanımlanmıştır: “Akademik bir kadroya bir daha atanmamak üzere üniversite öğretim mesleğinden çıkarmadır. Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektiren fiil, kasten başkalarının özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara uygun biçimde hiç atıf yapmadan eserin bütünü dikkate alındığında önem arz edecek şekilde kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermektir”.

Cezası üniversite öğretim mesleğinden çıkartılmak ve bir daha kamu görevine girememek kadar ağır olan bir cezayı gerektirir fiilin açık bir şekilde tanımlanması gereklidir. Aksi durum, suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edecektir.

ATATÜRK ALEYHİNE SUÇLAR 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNUNDAN ÇIKARILIYOR!

5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna aykırı fiilleri işlemek yürürlükteki Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde Kamu Görevinden Çıkarma Cezası verilmesini gerektiren fiiler arasında yer almaktadır. Getirilmek istenen Tasarıda ise böyle bir hükme yer verilmemiştir. Türkiye Cumhuriyetin Kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yok sayılmasıdır ve kabul edilemez.

BAĞIMSIZ VAKIF MESLEK YÜKSEKOKULLARI GELİYOR.

Tasarıda geçen “bağımsız vakıf meslek yüksekokulu”nun açık bir tanımı yoktur. Belirli standart ve kriterler öngörülmeden böyle yüksekokulların açılmasına izin verilmesi, yükseköğretimin amacı olan bilim üretmekten uzaklaşmaya ve eğitim kalitesinin düşmesine neden olabilecektir.

VAKIF ÜNİVERSİTESİ ÇALIŞANLARI 2547 DİSİPLİN HÜKÜMLERİNE ALINIYOR

Vakıf üniversitesi öğretim elemanlarının ve vakıf üniversitesi bünyesinde çalışanların “2547 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamına alınırken, sendikal hak ve özgürlüklerden yararlandırılmaması olumsuz bir durum meydana getirmektedir.

AKADEMİK ÖZGÜRLÜK BİTİYOR MU?

iktidarın görüşleri dışındaki akademik görüşlerin suç sayılması ve cezasının Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden Çıkarma gibi ağır cezalar getirmesi kabul edilemez, akademi susturulamaz.

TBMM Milli Eğitim Komisyonunda görüşülmekte olan yasa tasarısı değişikliğine karşı yükseköğretimin tüm bileşenlerini, akademisyenleri, idari ve teknik işgörenleri, öğrencileri ve tüm sendikaları birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
                    

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.