TELEVİZYONDA BÜYÜK SKANDAL
Yaşar Eyice
04 Mart 2017 Cumartesi 21:35
TELEVİZYONDA BÜYÜK SKANDAL
Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi
*- Gökçek’in af dilendiren gafı!
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’ten uzun süredir haber alamıyordum.
Hâlbuki ‘özel’ olduğunu düşündüğüm çalışmalarını, bazı kişiler gibi bana da mail yolu ile kendisinin ya da yardımcılarından görevli birinin gönderdiğini sanıyordum.
Tam kendisinden umudumu kestiğim anda, önceki gün bu kez bir mesaj aldım.
Söylediği şuydu:
‘Neden ‘evet’ diyoruz?
Ve FETO gerçekleri!
Duymadıklarınızı duyacaksınız!
Görüntülerle dehşete düşeceksiniz.
Bu gece saat 21.00’de!’
Nerede olabilir?
Tabii ki oğlunun üzerine olan televizyonda!
Ama iyi ki izlememişim!
Yoksa skandala tanık olacak ve tepkimi gösterecektim.
Belki de bu yüzden sıkıntıya da düşecektim.
Beyaz TV'de yayınlanan ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in konuk olarak katıldığı Dinamit adlı programda, şehit özel harekâtçılar için ‘kömür oldular’ ifadesi kullanıldı.
Programın sunucusu Latif Şimşek, sosyal medyadan gelen yoğun tepki üzerine özür diledi.
Daha ne diyeyim?
*- Tercih meselesi!
İ. Melih Gökçek’i mi dinlersiniz?
Yoksa Konak Belediyesi’nden gelen mesaja mı kulak verirsiniz?
Konak Belediyesi Selahattin Akçiçek Merkezi’ndeki ‘Dış Politika Açmazında Başkanlık Tartışmaları’ adlı panele mi katılırsınız?
Öztürk Yılmaz, Prof. Dr. Ahmet Özer ve Prof. Dr. Özkan Yıldız’ı mı dinlersiniz?
Bunları yazarken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Seferihisar’da gerçekleşen konferansta; ‘Milletimiz Allah’ın izniyle 16 Nisan’da hayır diyecek. Ve bu millet egemenliğine sahip çıkmaya devam edecek’ diyordu.
Ben de İ. Melih Gökçek’e Deniz Baykal’ı dinlemesini öneriyorum.
Hatta Muharrem İnce’yi....
Sözlerine yanıt verebileceğini sanmıyorum....
Ama bana yanıt veren oldu.
Dün Pamukkale’ye düşen Mart karından söz etmiş ve ‘cemre’yi anlatmaya çalışmıştım.
Ve bu arada birçok isim saydım ve hatalarım ile yanlışlarımı bulup bana mutlaka yanıt verirler dedim
İşte bu güzel tatil gününde aldığım ilk yanıtı sizinle paylaşmak istiyorum.
Hatta bu kısmı kesip saklamanızı da öneriyorum.
Bilgi dağarcığınıza benim gibi çok güzel katkı sağlayacaksınız.
Gerçek üstadımız Aydın Bilgin’in kontra mektubu şöyle başlıyor:
‘Sen pas atarsın da, biz geri mi kalırız?
*- İnanmak gerekiyor
‘Meteoroloji bilimine inancım tam olsa da, bazen sevecen bazen de aşağılayıcı biçimde kullanılan kocakarı bilgilerini de dikkatle okurum.
İlk işaretini Saatli Maarif Takvimi’nden alır, sonra araştırmaya başlarım. Kışın en soğuk günlerinde de ‘Erbain ve Hamsin’ bilgilerini arşivim için toplamıştım.
Belki ilgilenen olur:
90 günlük soğuk kış, Zemherir ve Hamsin diye ikiye ayrılır(mış).
*- Erbain
Erbain Arapça ‘kırk’ demektir.
Hicri takvimde 22 Aralıktan 31 Ocak gününe kadar süren en soğuk ‘kırk’ günlük kış dönemine erbain adı verilir.
Halk arasında senenin günleri Hızır (yaz) ve Kasım (kış) diye ikiye ayrılır. ‘Kasım’ günleri Miladi 8 Kasım’da girer, 6 Mayıs’a kadar, 179 gün Şubatın 29 çektiği artık senelerde 180 gün sürer. 6 Mayısta ‘Hızır’ günleri başlar.
*- Karakış geride mi kaldı?
‘Kasım’ın en şiddetli günleri de gündönümü denilen 22 Aralıkta başlayan erbaindir.
Kışın en karlı, tipili ve soğuk zamanıdır. Halk arasında ‘zemherir’ (*), karakış’ da denilen bu günler 31 Ocak’a kadar 40 gün sürer ise de, bazı seneler hafif, bazı seneler şiddetli ve uzun olduğundan kesin süre tayin edilmez.
(*) Zemherir: Cehennemde soğuğu ile yakan ateş, buz cehennemi
*- Şükür etmeyi bilenler
Erbainden sonra 21 Marta kadar devam eden ‘Hamsin’ girer ve 50 gün sürer. Fakat şiddeti erbain kadar değildir.
Eskiden erbainin çıkması ile halk arasında kurbanlar kesilir ve bu günler hasta olmadan, sıhhatli atlatıldığı için Allah’a şükredilir, eşe-dosta ziyafetler verilirdi.
Erbain tabirinin tasavvufta da yeri vardır.
Tasavvuf yolunda bulunanların, nefslerinin kırılması için, 40 gün bir hücreye (odaya) çekilerek ibadet etmelerine ‘Erbain’ denir.
Bu erbain günleri de takvimlerdeki erbain (kışın en şiddetli zamanı) günlerinde yapılırdı.
*- Samyeli işaret bırakır!
Hamsin, (Arapça ‘elli’) Kuzey Afrika'da ve Arap Yarımadası'nda esen kuru, sıcak ve kum taneleri içeren bir rüzgârdır.
Bölgede esen benzer diğer rüzgârlar sirokko ve samyelidir.
Bu kum dolu kuru ve sıcak rüzgâr bölgede elli günlük bir dönem içinde ara ara estiği için adı Arapça ‘elli’ kelimesinden gelmektedir.
*- Titreten soğuk denilince...
Kırk manasına gelen erbainin bir adı da zemherirdir.
Gecelerin en uzun, gündüzlerin ise en kısa olduğu 22 Aralıkla başlayıp 30 Ocak’ta sona eren kırk günlük süreye erbain veya zemherir denir. Ülkemizde kışın en şiddetli geçtiği zemherirde, eskinin tecrübe sahipleri soğuk tepeden iner derlerdi.
Onun için açıkta kalan canlılarda ölüm olayları zemherirde daha çok yaşanır.
30 Ocak’ta zemherinin sona ermesiyle 31 Ocak’ta hamsin başlamış olur.
*- Hep tekrarlanır!
Atalarımızın ifadesiyle hamsinde soğuklar yukarıdan değil yandan gelir. Onun için ‘Hamsinde taş taşa kuştu olur’ ifadesi her fırsatta tekrarlanır.
40 gün devam eden erbain ve 50 gün süren hamsinin toplamı 90 gün etmektedir.
31 Ocak’ta başlayan hamsin 21 Mart’ta sona ermiş sayılır.
Artık bu tarihte havalar hızla ısınmaya ve ilkbahar mevsimi her yerde en açık ve en belirgin bir şekilde kendini göstermeye başlar.
Hamsinde ne kadar zemherir kadar şiddetli soğuklar olmasa da ‘Hamsin, ocakta tenceren donsun’ sözü bizlere miras kalmıştır.
Yine eskilerin uzun tecrübesiyle sabittir ki 12 gün arası denilen zemherin son altı günü ile hamsinin ilk altı günü kış mevsiminin en şiddetli soğuklarının yaşanmış olduğu sayılı günlerdir.
*- Cemre’ye geldik!
Hamsinin içinde cemreler vardır.
Cemre sıcaklık demektir.
Birer hafta arayla 20 Şubatta havaya, 27 Şubatta suya ve 5 Mart’ta da toprağa düştüğü ifade edilen cemreler ile havalar günden güne ısınır. Cemrelerin toprağa düşmesiyle buzlanmalar ve kar yağışları artık gerilerde kalmış ve baharın ılık ve taytı-yüzü her yerde görülmüş olur.
*- Tecrübe de önemli!
Kış mevsimiyle ilgili tekerlemeler ve atasözleri de vardır:
‘Hamsin, ocakta tenceren donsun!’,
‘Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır’,
‘Mart Martladı, tavuk yumurtladı’,
‘Korkulur ebrulun beşinden (5 Nisan fırtınası), öküzü ayırır eşinden’
Kocakarı bilgisi bile olsa, bilgi bilgidir.
Eskilerin bilgisi tecrübeden, bilimin bilgisi ise soyut deney ve bilgilerden gelir.
Birbirini tamamlamalarında mahzur yok.’
***-
GÜNCEL
Çeşme Deniz Savaşı ile yeni ufuklara!
İzmir Kültür ve Tarih Araştırmaları Derneği (İKTAD) tarafından Kültürpark Fuar Alanı’ndaki İzmir Sanat merkezinde düzenlenen ’18. Yüzyıl Aydınlanma Çağı’nda Çeşme Deniz Savaşı’ konulu bir panel düzenlendi. Geçtiğimiz ay 1'inci Genel Kurulu’nda İKTAD başkanlığına seçilen Bülent Şenocak, gerçekleştirdikleri bu ilk etkinliğin açılış konuşmasında, İzmir’in tarihi ile övünen ama tarihini yazamayan bir kent olduğunu ve yeteri kadar arşiv oluşturulamadığını söyledi.
Panelist Oğuz Aydemir, Rusların kazandığı savaş sonrasında dönemin çariçesi II. Katerina’nın koltuğunu sağlamlaştırdığını, aslında bir Alman olmasına ve sarayda Fransızca konuşulmasına rağmen ‘Rusların Anası’ sıfatıyla anılmaya başlandığını, St. Petersburg’da Çeşme ile ilgili birçok eser yaptırdığını anlattı.
*- 4. fotoğraf yarışması için geri sayım
Zeytindostu Derneği 4. Ulusal Fotoğraf Yarışması düzenledi.
Zeytin ve zeytinyağı kültürünü yaymak, zeytin ürünlerinin üretim teknikleri ve kullanımına dair doğru uygulamalara özendirmek, nicelikten ziyade niteliğe ağırlık verilmesi konusunda farkındalık yaratmak düşüncesiyle düzenlenen yarışmaya; fotoğrafa ilgi duyan tüm amatör/profesyonel fotoğrafçılar, en fazla 5 (beş) fotoğrafla katılabiliyor. Son Başvuru Tarihi ise 11 Mart 2017’dir.
Düzenleme Kurulu: Dr. Dilşen Oktay, Erdoğan Hüsnü Şentürk,
Seçici Kurul: Abidin Tatlı, Prof. Dr. Erdoğan Oktay, Yrd. Doç. Dr. Gökhan Birinci, Mustafa Alhat, Sadık Tumay, Şeref Artagan’dan oluşuyor.
***-
GICIK
*- İçini rahat tut. Mutsuz edip, mutlu olan yok şu hayatta!
*- İnsanın sevdiğini kaybetmesi, dişini kaybetmesi gibidir. Acısını o an yaşar. Yokluğun ise ömür boyu!
*- Her sabah yeniden başlıyor hayat! Her sabah yeniden öğreniyoruz nefes almayı! Hayatta en pahalı şey aldığımız nefes, bunu da biliyor, öğreniyoruz, yaşamımız süresince...
*- Öpünce geçmeyen, gözle görülmeyen yaralarımız var. Ama anneden, ama babadan, dost bildiklerimizden, ya da yardan. Canımızı sıkan, sesimizi kısan anılarımız var. İlla ölmesi gerekmiyor gidenin ya da yüreği yakanın...
*- Çay içerken dinlenen şarkılar var, bir de özlediğiniz ama sarılamadığınız insanlar, onlara da günaydın...
*- Neler daha ağır sırtımızda: acılarımız mı, yoksa anılarımız mı?
*- Ne kaldıysa içinde ukde, erteleme sakın! İster parkta sallan, ister bisiklete bin. Zaten elle tutulur bir şey değil ki ömür dediğin!
*- Boş ver; yaşı başı! Sen kahkaha atabiliyor musun ağız dolusu? Sen ondan haber ver! Yüzünde çizgi varmış, gıdın iyice sarkmış kime ne? Senin gündüze sarkan gecelerin var mı onu söyle?
*- Saçma sapan insanları alıp başımıza taç ediyoruz. Sonra da hayatımız neden bu denli zor ve mutsuz diye sızlanıp duruyoruz. Hatayı gereksiz insanlara gereğinden fazla değer vererek kendimiz yaratıyoruz. Biraz de geç anlama yeteneğimiz var.
**-
*- GÜNÜN SÖZÜ: Yenice elek duvarda gerek
***-
*- PÜF NOKTASI: İç kısmı kireç bağlayan çaydanlığa soyduğumuz patates kabuklarını koyup uzun süre kaynatırsanız, kirecin kolayca çıktığını Göreceksiniz.
**-
*- GÜNLÜK BURCUNUZ: Sorumluluk almaktan çekinmeyin, uzun zamandır göremediğiniz bir yakınınızdan haber alacaksınız. Olumlu bir kariyer Değişikliği sizi için hazırlık safhasında. Mevcut işinizde, sağlıklı bir değişim yaşanıyor. Kendini tekrara bağlamış işlerden ve sisli atmosferden kurtulabilirsiniz. Bugün hiç kimse moralini bozamayacak, olumlu bir günündesin. Aniden öfkelenen, kendi kendine yeten cesur, ısrarcı, açıksözlü ve kavgacı bir kişiliğiniz de var. Şans sayınız bir, renginiz turkuaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.