23 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara10°C

ÖRGÜTSÜZ SEKTÖR: BALIKÇILIK

Hasan Eser / Ege Telgraf Gazetesi Köşe Yazarı

 Örgütsüz Sektör: Balıkçılık

01 Ekim 2014 Çarşamba 23:37

ÖRGÜTSÜZ SEKTÖR: BALIKÇILIK 

Hasan Eser / Ege Telgraf Gazetesi Köşe Yazarı 

Ülkemizde 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu ile kurulmuş 550 adet su ürünleri kooperatifi mevcut…

Mevcut kooperatiflere 29 Bin balıkçı üye…

550 kooperatiften 181 tanesi üst birliğe üye olup diğer kooperatifler üye değil…

Bu kooperatifler kendi bölgelerinde en az 7 kooperatifin bir araya gelmesi ile 14 tane bölge birliğini oluşturmuş…

14 Bölge Birliğinden müteşekkil olan Merkez Birliği’de (Sür-Koop)  Ankara’da 2004 Yılında buyana faaliyet gösteriyor.

Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz ki; Türkiye genelinde faaliyet gösteren Su Ürünleri Kooperatifleri’nin yüzde 70’i  ‘birlikten kuvvet doğar’ anlayışından uzak ve duyarsız…  kim bilir belki de üst birliklerine güven duymuyorlar, sanırım  bu nedenle de kooperatifler üst birliğe katılmayı gereksiz buluyor olsa gerek…

Bu tespitler ışığında; halen Su Ürünleri Kooperatifi ortağı olan  ve sektörde yöneticilik yapmış biri olarak  burada bir özeleştiri yapmamız gerekirse…

Türkiye’de Balıkçılık örgütlenmesinin ilk basamağı olan Su Ürünleri Kooperatifleri  kuruluş amacında ki yükümlülüklerini yerine getiremediği aşikar.

Su Ürünleri Kooperatifleri’nin kuruluş amacı balıkçının istihsal ettiği su ürünlerini kar amacı gütmeden en iyi şekilde değerlendirme ve pazarlama konularındaki müşterek menfaatlerini korumak ve bu yönde iktisadi faaliyette bulunmaktır.

Ancak Türkiye’de bir kısmı tabela, bir diğer kısmı da çanta kooperatifi konumunda olan Su Ürünleri Kooperatifleri örneğin bir meslek odaları gibi kurumsallaşamadığı için amacına uygun faaliyet gösterememektedir.

Yineliyorum!  Ülkemizde Su Ürünleri Kooperatifleri sivil toplum örgütü anlayışından maalesef çok uzaktır.

Çünkü balıkçı barınaklarını işletmek üzere öncelikli kiralama hakkına sahip olan Su Ürünleri Kooperatifleri marina işleten özel birer şirket konumuna dönüşmüştür.

Türkiye’de şimdilerde Su Ürünleri Kooperatifi kurmanın yegane amacı; balıkçı barınaklarını kiralamaktır. Yani kooperatif adı altında liman işletmeciliği yapılmaktadır.

Pazar organizasyonu Türkiye’de balıkçılık sektörünün en ciddi sorunları arasında yer alırken, balıkçı avladığı ürünü reel fiyattan pazarlayamıyorken, tabir yerindeyse balıkçı kabzımallara teslim olmak zorunda kalırken kooperatiflerin bu konuda yetersiz kalması üzüntü vericidir.

Türkiye’de Su Ürünleri Kooperatifleri’nin zayıflığı, başarısızlığı ve güven veremeyişi vaziyete paralel olarak üst birliklerini de güçsüz kılmaktadır.

Öte yandan balıkçılık sektörü sanki bilinçli bir şekilde örgütsüz toplumun bir parçası olmaya itilmektedir.

Örneğin Kooperatif ana sözleşmelerinizde yapılan son değişiklik ile Balıkçı Ruhsatlı Teknesi olmayan balıkçılarımız Kooperatif ortaklığından düşürülmüş ve ilk defa üye olmak isteyen balıkçılarımızın da bu değişiklik ile önü kapatılmıştır.

Yani tekne sahibi olmayan ancak başkasına ait herhangi bir teknede tayfalık yaparak geçimini sağlayan balıkçılarımız örgütsüzlüğe terk edilmiştir. ( Türkiye’de tekne sahibi olmayan balıkçılarımız sahipsizdir)

Gerçi, Kooperatif ortağı olan balıkçılarımızın hakları yeterince savunuluyor mu? Sorunların çözümü noktasında başarı sağlanıyor mu?  Sorularının cevabı da tartışmaya açıktır.

Uzun yıllardır ciddi sorunlarla boğuşan balıkçılık sektörü rasyonel anlamda kendisini kanıtlayamamıştır.

Örgütsüz bir sektör olduğu için sektöre mensup olan gerçek insan sayısı belirsizdir. Kayıt dışı balıkçılık yapıldığı içinde üretim noktasında ekonomiye koyduğu gerçek katkı da kadük olmaktadır.

Hal böyle olunca da balıkçılık sektörü; siyasilerin dolayısıyla Bakanlık nezdinde nazarı itibara alınmayan bir sektör olmaktan öte değildir.

Türkiye’de hemen her sektörün temsilcileri; haklı olduklarına inandıkları davalarda, mesleki menfaatlerini korumak, kollamak ve geliştirmek adına demokrasinin güzelliklerinden olan eylem hakkını kullanmaktadır.

Amma ve lakin balıkçılık sektörünün daha bugüne kadar Türkiye genelinde eş zamanlı olarak okuduğu tek bir ortak basın açıklaması bile yoktur. Bu kavramda kendilerine her ne kadar haksız olduklarını düşünüyor olsam da  bundan birkaç yıl önce Lüfer boyu meselesinde Bakanlığı protesto eden İstanbul’lu balıkçıları kutluyorum… 

Dr. Şeref Oğuz 28.09. 2014 Tarihli Sabah Gazetesi’nde; “STK'larımızın kalite sorunu” başlığı altında kaleme aldığı makalesinde şöyle diyor:  “Türkiye, eğer birinci sınıf ülkeler arasına girecek ise STK'larının verimini de gözden geçirmek zorundadır. Kendisi gelişmiş ama STK'ları dökülen ülke örneği yok dünyada”   Sayın Oğuz’un sadece bu ifadelerine değil, makalesinin tamamına aynen katılıyorum!

NOT: Kanunî Sultan Süleyman döneminde ve Osmanlı Devletinin en ünlü Kaptan-ı Deryası Barbaros Hayrettin Paşa'nın komutanlığında  Amiral Andrea Doria komutasındaki Haçlı Donanması'na karşı kazanılan Preveze Deniz Zaferi'nin 476'ıncı yıldönümü  kutlu olsun…

Günün Sözü: Verilirse el ele ulaşılır her yere…

Kaynak: Ege Telgraf Gazetesi

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.