ERTUĞRUL FACİASI'NIN 125. YIL DÖNÜMÜ
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gaztesi - Türk ve Japon dostluğunu pekiştirmek ve güçlendirmek adına Sultan 2.Abdülhamid’in Japonya’ya gönderdiği Ertuğrul Firkateyninin facia ile noktalanan yolcuğunun üzerinden 125 yıl geçti.
Bundan 125 yıl önce tarihe ‘Ertuğrul Faciası’ olarak geçen olayda yaklaşık 600 Türk denizcisi şehit olmuştu.
Japonya ile Türkiye arasındaki büyük dostluğun acı hatıralarından olan facianın 125. Yıl dönümünde Türkiye’nin birçok şehrinde ve Japonya’da anma etkinlikleri düzenlendi.
16 Eylül 1890 tarihinde, Kuşimoto açıklarında fırtınaya yakalanan ve sürüklendiği kıyıda kayalara çarparak neredeyse tüm mürettebatı ile birlikte sulara gömülen Ertuğrul firkateyni, Türk denizcilik tarihinde ki unutulmazlığını korumaya devam ediyor.
ERTUĞRUL'UN HAZİN HİKAYESİ
Japon İmparatoruna Sultan II. Abdülhamit’in nişan ve hediyelerini götürmek üzere Japonya’ya giden Ertuğrul Fırkateyni, 7 Haziran 1890 tarihinde gidiş yolculuğunu tamamlayarak Yokohama limanına demir attı. Burada İmparator Meji tarafından karşılanan Ertuğrul, Japonya'da kaldığı sürece çok özel bir ilgi ve ihtimamla ağırlandı. 15 Eylül 1890’da Japonya’dan ayrılan gemi, Japon Deniz Kuvvetlerinin tayfun uyarısına rağmen, planlandığı tarihte hareket etti. Kuşimoto açıklarında tayfuna yakalanan Ertuğrul Fırkateyni 16 Eylül 1890’da kayalara çarparak battı. Kazadan sadece 69 denizci kurtulabildi, Amiral Osman Bey de dahil diğer mürettebat hayatını kaybetti.
SON SALTANAT ERTUĞRUL
Ne demiş Yahudi tüccar; 10 Lira sermayem varsa 8’ini reklama yatırırım…
Gerçektende hemen her konuda reklamın toplumu etkileme noktasında ki önemi tartışılmaz…
Örneğin bir zamanlar Kurtlar Vadisi dizisinde Aslan Akbey’in, Polat Alemdar’ın, İskender Büyük’ün senaryo gereği okuduğu kitapların satışında patlama yaşanmıştı… (ben buna reklam içinde reklam diyorum)
Diyelim ki muhteşem bir kitap yazdınız. Eserleri ülke genelinde sürekli takip edilen çok ünlü bir yazarda değilsiniz.Bütçeniz olmadığı içinde kitabınızı billboardlarda, televizyon ve gazete reklamlarında tanıtma şanısınız yok!
Hal böyle olunca tek şansınız okurlarınızın kitabınızı çevresinde ki insanlara tavsiye etmesi…
İşte bende bu nedenle ünlü yazarların kitaplarını veya aşırı reklamı yapılan kitapları okumak yerine arkadaşlarımın tavsiye ettiği kitapları okumayı tercih ederim…
Bazen de kitapçıya gider yazarını bile tanımadığım rastgele kitaplar seçerim... Bu şekilde bazen absürt kitaplar satın almış olurum ama… ne yalan söyleyeyim genelde pişman olmam!
Çünkü bu sayede bugüne kadar birbirinden güzel eserler okuma fırsatını buldum…
İşte o eserlerden biride; Sayın Yasemin Bülbül’ün kaleme aldığı; ‘Son Saltanat Ertuğrul’ isimli romanıdır.
Tesadüfen satın aldığım ‘Son Saltanat Ertuğrul’ isimli kitap bundan 125 yıl önce Türk ve Japon dostluğunu pekiştirmek ve güçlendirmek adına Sultan ikinci Abdülhamid’in Japonya’ya gönderdiği Ertuğrul Fırkateyni’nin facia ile noktalanan yolcuğunu konu alıyor.
Tarihe Ertuğrul Faciası olarak geçen bir olayı roman tadında anlatan Sayın Bübül’ün kitabı bugüne kadar okuduğum realist romanlar arasında ilk 3’ün arasındadır.
Sayın Bülbül, bu romanında Ertuğrul’un yolcuğunu anlatmıyor, adeta yaşatıyor.
Son Saltanat Ertuğrul, insanı zaman tünelinde yolculuğa çıkarıyor.
Okurken, 125 yıl önce okyanus’un masmavi suları üzerinde bir kuğu gibi süzülen Ertuğrul’un güvertesinde buluveriyorsunuz kendinizi…
Son derece akıcı bir üslupla aktarılan yolculuğun hikayesini okurken kitabı elinizden bırakmanız olanaksız.Çünkü sayfaları sizi adeta içine çekiyor ve sürüklüyor.Israrla tüm okurlarıma tavsiye ederim, mutlaka okumalısınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.